ZİKİR DUA TEVBE VE İSTİĞFAR BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
33 - (2696) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر وابن
نمير عن موسى
الجهني. ح
وحدثنا محمد
بن عبدالله بن
نمير (واللفظ
له). حدثنا أبي.
حدثنا موسى
الجهني عن
مصعب بن سعد،
عن أبيه، قال:
جاء
أعرابي إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقال: علمني
كلاما أقوله.
قال "قل: لا
إله إلا الله
وحده لا شريك له،
الله أكبر
كبيرا والحمد
لله كثيرا
سبحان الله رب
العالمين، لا
حول ولا قوة
إلا بالله العزيز
الحكيم" قال:
فهؤلاء لربي.
فما لي؟ قال "قل:
اللهم! اغفر
لي وارحمني
واهدني
وارزقني".
قال موسى: أما
عافني، فأنا
أتوهم وما
أدري. ولم
يذكر ابن أبي
شيبة في حديثه
قول موسى.
[ش
(الله أكبر
كبيرا) منصوب
بفعل محذوف،
أي كبرت كبيرا
أو ذكرت كبيرا].
{33}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dedikî): Bize Ali b. Mûshir ile İbnû Numeyr, Musa
El-Cühenî'den rivayet ettiler. H.
Bize Muhammed b.
Abdıllah b. Numeyr de rivayet etli. Lâfız onundur. (Dedikî): Bize babam rivayet
etti. (Dedikî): lîize Musa El-Cühenî, Mus'ab b. Sa'd'dan, o da babasından
naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):
Bir bedevi Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek:
— Bana söyleyeceğim bir söz öğret! dedi.
[ La ilahe illallahu
vahdehu la şerike leh - Allahu ekber kebira ve'l-hamdu lillahi kesira
sübhanallahi rabbi'l-alemin - La havle ve la kuvvete illa
billahi'l-azizi'l-hakim ] = «Tek Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur. Onun
şeriki yoktur. Allah en büyüktür. (Onu) büyük olarak anarım. Allah'a çok
hamdolsun, âlemlerin Rabbi olan Allah'ı tenzih ederim. Güç ve kuvvet ancak
aziz, hakim olan Allah'a mahsustur de!» buyurdu. Bedevi:
— Bunlar Rabbim için; ya kendim için ne
diyeceğim? diye sordu. «Allahım! Beni affet! Bana acı! Bana hidayet ver! Ve
beni rızıklandır! de.» buyurdular.
Musa: «Bana afiyet ver
kelimesine gelince (bunda) ben tevehhüm ediyorum ve bilmiyorum.» demiş. İbnii
Ebî Şeybe kendi hadîsinde Musa'nın sözünü anmamıştır.
İZAH 2698 DE